Sanatsal ve mimari anlamda dünyanın en değerli eserlerinden biri olan Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi’nin ana yapısında gerçekleştirilecek restorasyon öncesi hazırlıklarda sona gelindi.
İki yıldır Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi Bilim Kurulu üyesi olan yüksek mimar İhsan Sarı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1486 yaşındaki Ayasofya’nın zaman içinde depremler ve toplumsal olaylarla çok büyük zarar gördüğünü ve birçok kez de bu anlamda restorasyondan geçtiğini söyledi.
Sarı, yapının en son kapsamlı restorasyonunun Abdülmecit zamanında Gaspare ve Giuseppe Fossati Kardeşler tarafından yapıldığına işaret ederek, “Osmanlı döneminde de en büyük restorasyon 2. Selim zamanında Mimar Sinan tarafından yapıldı. Mimar Sinan bu anıt esere muazzam payandalar ilave ederek ömrünü bir anlamda uzatmış oldu. Bu anıt eser bu sayede bugüne kadar geldi. Şimdi Fossati Kardeşler tarafından 1848-1850 arasında yapılan kapsamlı restorasyonun akabinde, Ayasofya’da ikinci kapsamlı restorasyonun arifesindeyiz.” dedi.
2. Selim, 3. Murad ve 3. Mehmet türbelerindeki restorasyonlar tamamlanmak üzere
Camide, 2. Selim, 3. Murad ve 3. Mehmet türbelerinde devam eden restorasyon çalışmalarında da sona gelindiğini belirten Sarı, şu bilgileri verdi:
“Türbelerde çok ciddi malzeme yorulmaları vardı. Statik anlamda çok kapsamlı bir restorasyona ihtiyaçları yoktu. Çatının kurşunları bozulmuş, içeride kurşun bozulduğu için rutubet oluşmuştu. O rutubetin akabinde de tezyinatlarda bazı bozulmalar söz konusuydu. Önce kubbelerin kurşunları değiştirildi. Sonra da iç kısımlar, dış kısımlar, kapılar ve ahşap kepenklere müdahale edilerek, restorasyon devam ediyor. Ayrıca anıt eserde yer alan ve 1. Mahmud devrinde yapılan Sıbyan Mektebi ile Muvakkithane’nin de restorasyonu eş zamanlı olarak sürmekte. Bunlar da eli kulağında. 6 aya kalmaz bunların restorasyonu bitecek.”
İhsan Sarı, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un Ayasofya’nın restorasyonu sırasında 2. Beyazıt minaresinin sökülüp, onarılacağı açıklamasına da değinerek, şunları kaydetti:
“1969’da minarenin gövde kalınlığı her bir taraftan 50 santim, içerideki 10 santim kısmıyla 93 basamak sökülmüş ve yerine yeniden her gün bir basamak yapıldığına dair elimizde bilgi ve belgeler var. Biz bunları yeniden değerlendirmek zorundayız. Çünkü o minarenin daha alt kısımlarında yani pabuç dediğimiz yerin hemen üst kısmında, çekirdekte çatlaklar görüldü. Bu çatlakları değerlendirmek için oralarda ciddi incelemeler yapmamız gerektiğine kanaat getirdik. Bu bilim kurulumuzun kararı. Bunun nihai karara dönüşmesi Anıtlar Kurulunun (Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu) vereceği onay mertebesinde olacaktır. Minare şerefe kısmında, mukarnas dediğimiz bölgede ciddi sıkıntılar var. Belki mukarnasa kadar olan kısım yeniden sökülebilir.”
Ayasofya için 1991’de kurulan ve 9 üyesi bulunan bilim kurulunun 2 haftada bir toplantı yaptığını belirten Sarı, “1991 kurulundan da halen üyeler var. Daha sonra kurula bazı uzmanlar atandı. Mimarlar, sanat tarihi, malzeme ve statik uzmanları var. Ana yapının strüktürel (yapısal) yapısıyla ilgili olabilecek müdahaleler tamamen bilim kuruluna geliyor. Bilim kurulunda alt yapı oluşturulduktan sonra 2863 yasası çerçevesinde Anıtlar Kurulundan gerekli izinler alınarak, Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğü ve İstanbul Valiliği koordinasyonunda bu anıt eserin restorasyonuna başlanacak.” diye konuştu.
Ayasofya’nın dijital ikizi hazırlandı
Ayasofya’nın ana yapısındaki restorasyondan önce çok önemli bir çalışma yapıldığına dikkati çeken Sarı, şunları anlattı:
“Ayasofya’nın dijital ikizi çıkarılmış durumda. Yani planları, görünüşleri, kesitleri bitmek üzere. Esas kapsamlı restorasyona bu belgeler oluşturulduktan sonra hemen başlanacak. Bu restorasyonun da uzun süreceğini değerlendiriyorum. Restorasyon sırasında Ayasofya’nın her detayıyla ilgili gerekli konsültasyonlar yapılacak. Fiziki olarak sıkıntılar var mı, bunlar değerlendirilecek. Ana yapının restorasyonuyla ilgili olarak da Vakıflar Genel Müdürlüğümüz bir ihale yaptı ve şu anda yer teslimi de yapıldı.”
Sarı, restorasyon sürecinde yapının ziyarete ve ibadete kapatılmasına yönelik Bakanlığın ve Bilim Kurulunun bir görüşü olmadığını vurgulayarak, “Dolayısıyla restorasyonu ziyarete açıkken yapmak zorunluluğumuz var. Bu anıt eser. Bizim olduğu gibi dünyanın da göz bebeği bir eser ve biz bunu hem ziyarete hem ibadete açıkken restore etme imkanlarına sahibiz.” dedi.
Restorasyon sırasında bakım onarım da yapılacak
Ayasofya’nın bütün külliyesinin üzerinde 20’ye yakın irili, ufaklı kubbesi olduğunu ve şu anda bu kubbelerden çoğunun yağmur suyuna maruz kaldığını aktaran Sarı, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Anıt eserin kubbelerinde kurşunlarda ciddi sıkıntılar var. Bu sıkıntılar sebebiyle anıt eser rutubet alıyor. Aldığı rutubet sebebiyle de tezyinatlarda ve mozaiklerde dökülmeler olabilir. İvedilikle bunları tespit edeceğiz. Gerekli müdahaleleri yapacağız. Ayasofya Cami, İstanbul’un fethinden sonra devşirilen ikinci eser. Ayasofya’nın alanı 10 bin 200 metrekare, vaftizhane de dahil. Kendi ana yapısının alanı ise 9 bin 800 metrekare. Kubbesinin yerden yüksekliği yaklaşık 56 metre. Bu anıt eserin restorasyonu çok uzun süreçli olacak. Çok kapsamlı detayları var. Bunlar tek tek değerlendirilecek ve gerekli yerlere müdahaleler yapılacak. Bu müdahalelerin tamamı binanın sıhhatli yaşamasını sağlayacak müdahaleler olacaktır.”